Âşıklar, sazlarıyla çeşitli halk şiiri örneklerini seslendiren kişilerdir. Söyledikleri müzikli ezgiler genellikle halk şiirinin çeşitli türlerine aittir, bunlar arasında türküler, koşmalar ve maniler bulunur. Âşıkların en önemli araçları, sazları, sesleri ve zengin şiir hazineleridir.
Âşıkların tarihsel kökenleri hakkında sınırlı bilgiye sahibiz. Bu gelenek, Fuad Köprülü'nün çalışmalarına göre, av ve şölenlerin sonunda ozanların destanlar okuyup söylediği bilgilerine dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nda âşıklık geleneği, 16. yüzyıl tarihçisi Mustafa Âli tarafından bahsedilen varsağı söyleyenlerle başlamış olabilir. Ancak o dönemdeki şiir anlayışı nedeniyle âşıklar şair olarak kabul edilmemiş olabilir. Bu nedenle 15. yüzyılın ikinci yarısına kadar âşıklık geleneği sarayda da yer bulmuş olabilir. Âşıklık geleneği hakkında bilgiler, Evliyâ Çelebi'nin Seyahatnâme'sinde, Bektaşî tekkelerinin defterlerinde ve şairnâmeler gibi eserlerde bulunur. Bu şairnâmeler, âşıkların hayatlarına ve şiirlerine dair önemli kaynaklardır. Âşıkların şiirlerini müzikle icra etmeleri, bu geleneğin temel bir özelliğidir.
Âşıklık geleneği, özellikle Alevî-Bektaşî geleneği içinde güçlü bir şekilde sürdürülmüştür. Bununla birlikte, âşıklık tarzının diğer heterodoks gruplar ve Azerbaycan kültür bölgeleri dahil olmak üzere farklı yerel tarzlarda da varlığını sürdürdüğü görülmüştür. Türkiye'de âşıklık geleneği, özellikle Erzurum, Kars, Ardahan, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt bölgelerinde yaşamaktadır. Bu bölgelerden yetişmiş ünlü çağdaş âşıklar arasında Kağızmanlı Hıfzı, Bayburtlu Celalî, Bayburtlu Hicranî, Yusufelili Huzurî, Posoflu Müdamî ve Posoflu Zülalî gibi isimler yer alırken, Alevî-Bektaşî geleneğinden gelen Davut Sularî, Âşık Mahsunî Şerif, Âşık Veysel ve Neşet Ertaş gibi âşıklar da geleneği sürdüren önemli isimlerdir.
Halk Müziği- Âşık Müziği ve Gösterimleri
Artefact #:
1594
Türkçe (Türkiye)
Ελληνικά
Svenska (Sverige)
Português (Portugal)
English (EN)